KOVA ÇAĞI ARAYIŞI
Astrolojik çağlar, ekinoksların presesyonu olarak bilinen olgu nedeniyle oluşur. On iki astrolojik burcun tamamlandığı döngüye Büyük Yıl veya Platonik Yıl denir ve yaklaşık 25.920 yıl sürer.
Presesyon geriye doğru seyir izler; bu nedenle Balık Koç'u, Kova Balık'ı takip eder ve onu da Oğlak takip eder.
Bu kadar basit olabilir miydi: Nicholas deVore Astroloji Ansiklopedisi'nde Astrolojik Çağları şöyle tanımlar: “Eskiden düşünüldüğü gibi, Bahar Ekinoksu noktasının Zodyak’ın bir burcundan geçtiği yaklaşık 2150 yıllık bir dönemdir ve takımyıldızların kesin sınırları olmadığından, başlangıç ve bitiş noktaları yalnızca yaklaşık değerlerdir.”
Bu görüşün evrensel olarak hiçbir şekilde benimsenmediğine dikkat etmek gerekir. Charles Carter "Muhtemelen ekinoksların presesyonu doktrininden daha saçma bir Astroloji dalı yoktur" diye yazmıştır. (Campion 1999). Neil Spencer da astrolojik çağ fikrinin "bulanık", "spekülatif" ve astrolojik bilginin en az tanımlanmış alanı olduğu görüşündedir. (Spencer 2000). Diğer düşünürler ise bu fikirden tümden vazgeçtiler.
Kova Çağı’nın tarihlenmesiyle ilgili olarak astrologlar arasında bir fikir birliği yoktur. Astronomların da kesin bir tarihlemesi yoktur. Tarih görüşlerini 15. Yüzyıl gibi erkene ve üç binli yılların ortası gibi geçe kadar görmüşlüğüm var. Rudolph Steiner, Kova Çağı'nın 3573'e kadar gelmeyeceğine inanıyordu.
David Williams, Kova Çağı'nın, Bábism'in kurucusu Alí Muḥammad Shírází (1819-1850) tarafından 1844 civarında müjdelendiğini iddia ediyor. Gördüğünüz gibi çağın başlangıcını tekil bir olaya dayandırmak konusunda birçok görüş var.
Bu karmaşanın nedenleri çoktur: takımyıldızlar birbiri ile aynı boyutta değildir; Ekinoks Presesyonu tamamen sabit değildir. Onlarca başka neden de sayılabilir.
Yazıya “Büyük Çağlar”ın var olduğuna ve diğer şeylerin yanı sıra, çağın doğasının burcun biricik ve üzerinde mutabık kalınan özellikleriyle ilişkili olduğuna dair geçici varsayımı göz önünde bulundurarak devam ediyorum.
Regulus'un Başak'a geçişi (2012) ve değişken burçlardaki diğer Pers Kraliyet Yıldızlarına katılması oldukça önemlidir; ancak bunu, başka önemli doğrulayıcı kanıtlar olmaksızın, tek tanımlayıcı olay olarak kabul etmek konusunda tereddütlerim var.
Nihayetinde Balık Çağı veya Kova Çağı ile ne demek istediğimizi kendimize sormalıyız. Ağırlıklı olarak nasıl tezahür edecekler? Nasıl tanınacaklar?
Geçenlerde bir astrolog tarafından yazılan ve Kova Burcu’nun açgözlülükten, bencillikten, savaştan ve her türlü felaketten kurtulacağını iddia eden bir makale okudum. Peki, burada Balık Çağı nerede yer alıyor?
Bir diğeri, "Balık Çağı'nın hâkim değerleri olan para, güç ve kontrol, Kova Çağının değerleri olan sevgi, birlik, kardeşlik ve bütünlük için yer açmak üzere ortadan kaldırılmalıdır" diye yazdı. Bu atıflar nereden geliyor? Sadece Kova Çağı fikri, burçlar hakkında bildiğimiz her şeyi inkâr etmemiz için yeterli mi?
Vettius Valens, Kova Burcu’nu değerlendirirken pek o kadar da sevecen değildi:
“Kova eril, katı, antropomorfik, bir dereceye kadar nemli ve bekar (tek başına) bir burçtur. Kova Burcu sessizdir, oldukça soğuktur, özgürdür, yükseliş eğilimi gösterir, dişileştirendir, değişmeyendir, alt tabakadır, az yavrulayandır; sıkıntılarının nedeni atletik antrenman, yük taşımak veya sert malzemede çalışmaktır, ustadır, halktır. Bu burçta doğanlar kötücül, kendi ailelerinden nefret eden, iflah olmaz, inatçı, düzenbaz, hilekâr, her şeyi örtbas eden, insan sevmeyen, tanrısız, itham eden, itibar ve hakikate ihanet eden, haset, dar görüşlü, önemsiz ve nadiren cömert (su akışı nedeniyle), kontrol dışıdır. Bütüne bakıldığında bu burç nemlidir. (Anthologies Bk. 1 p. 5)
Dürüst olmak gerekirse, Balık Burcu’na karşı da pek nazik değildi:
Balık Burcu dişildir, nemlidir, oldukça ıslaktır, çift başlıdır, çok yavrulayandır, sinirlidir, kamburdur, cüzzamlıdır, çift formludur, sessizdir, hareketlidir, cildi pürüzlüdür, kendisiyle çatışır çünkü bir Balık kuzey ise diğer güneydir. Balık Burcu nemli, aşağı yönlü, köle ruhlu, değişken, ikircikli, sosyal/uçarı, eksikli, dalgınlık kaynağı ve türlü çeşitlidir. Bu burçta doğanlar istikrarsız, güvenilmez, talihini iyiye çeviren, seksi, dinsiz, eli uzun, utanmaz, çabuk üreyen ve popüler olur. (Anthologies Bk. 1 p. 6).
Şahsen ben her iki tanımdaki abartıları gülünç buluyorum, ama özünde, cüzzam kısmını geçersek, üzerinde düşünecek çok şey var.
Pek çok kültürün, zamanın sislerinin çok ötesinde, uzak bir Altın Çağ'dan bahsetmesi dikkate değer. Birçoğu, gelecekte başlayacak ve kesin başlangıç tarihi olmayan bir Altın Çağ öngörür. Çoğu durumda, onun gerçekleşmesi için insanlığın doğru seçimleri yapması gerekir.
Ufukta Kova Çağı’nın belirmesi için durum böyle değildir. Bu çağ, Ütopya’ya neredeyse acısız bir geçiş olarak tasvir edilmiştir. Yöneticisi Satürn olan bir çağ tamamen tatlı ve hafif olabilir mi? Çok popüler ama astroloji cahili bir şarkının etkisi göz ardı edilemez! (Hair müzikalinden “Dawning of the Age of Aquarius ” ç.n.)
Ay her gün iki saat 7. Evdedir. Jüpiter ve Mars hizalanmaları sıklıkla meydana gelir. ( Bkz . 1900-2500 dönemi hesaplamaları https://classicalastrologer.files.wordpress.com/2012/12/mars_jupiter.pdf ) Hiç de ender rastlanan bir olay değildir. 80 yıllık bir ömürde 36 kez Jüpiter/Mars kavuşumu olagelir. Zamanlama doğruysa popüler kültürün gücü böyledir: Belki de bu, tam bir kurgu olan hayatı taklit eden bir sanattır. Belki de başarılı bir pazarlama durumundan biraz daha fazlasıdır.
Yine de Yeni Çağ'ın ne zaman başladığını veya bittiğini belirlemenin tek yolu, neler olduğunu/yaşandığını ve insanların buna nasıl tepki verdiğini incelemek gibi görünüyor. 20. yüzyıl genellikle yabancılaşma ve varoluşsal kaygı çağı olarak anılır.
20. yüzyılda, deniz gücü hakimiyetinin yerini hava gücü aldı. Devrimler oldu, Çar ve Çin İmparatoru devrildi, ikisinin de yerini Komünist diktatör rejimler aldı. Feodal Japonya, en çok da bireycilik kültüyle tanınan ülke tarafından istila edildi. İki dünya savaşı da Balık’tan ziyade Kova’ya yakın görünüyor.
Teknolojinin benzeri görülmemiş şekilde hızlanması Kova doğası ile ilgili çok az şüpheye yer bırakıyor. Kimyasal bir savaş Balık’la mı yoksa Kova ile mi alakalıdır? Ya nükleer bombalar?
Küreselleşmenin Satürnyen Kova ile Jüpiteryan Balık'tan çok daha fazla ilgisi olduğunu, özellikle de Kova / Aslan aksını göz önünde bulundurduğumuzda ciddi ciddi kim inkâr edebilir?
Kova Çağı üzerine yazanların çoğu pek iyimser. Kullanılan jargon genellikle birbirine benziyor. Balık Burcu kötü. Kova Burcu güzel. Artık baskı yok. Aşk yıldızlara rehberlik edecek ve böyle devam edecek.
Kendimi Robert Zoller'ın bu konuda söylediklerinin çoğuna katılırken buldum. Lütfen alıntının uzunluğunu mazur görün; ancak web sayfalarının ne kadar yaşayacağını bilmiyoruz ve Zoller hatırı sayılır bir yetkinlik ile konuşuyor. Yazının tamamı için:
http://www.lunatica.pwp.blueyonder.co.uk/SAA/Documents/Zoller/Archandpredabridged-2.htm
“Balık Çağı boyunca, köşe noktalarına uğurlu Jüpiter hükmediyordu. Jüpiter hem 1. evde Balık’ı hem de 10. evde Yay'ı yönetiyordu ve bu nedenle, hiyerarşik dini kurumlar ve siyasi kurumlar arasında karmaşa varken ve bu kaçınılmaz olarak ikiyüzlülüğe yol açarken, Çağ yine de hakikat ve felsefenin insanlar için önemli olduğu bir çağ oldu. Balık Çağı, Kova Çağı belirdikçe, yaşamın esasen zararlı ve ruhsal olarak yıkıcı doğasındaki bir yarı-soluklanma dönemi olarak görülecektir. Kova Çağında,uğursuzlar(malefikler) bir kez daha köşe noktalarına hükmedecekler ve onlarla birlikte dünyevi hayatın olağan ciddiyeti geri dönecek.
Çağların Yeni Düzeni olan Novus Ordo Saeculorum, yaşam ve ölümün (10. evdeki Akrep) gücüyle; davranış değişikliğiyle, klonlamayla, genetik mühendisliğiyle, zihin kontrolüyle ve okült konular yoluyla hüküm sürecek. Yeni Çağ’da güçlü olan haklıdır. Eğer önceki Çağ, insanları dinin afyonuyla kandıran metafizik materyalistler ürettiyse, Yeni Çağ da önceki siyasi iktidar elitlerini çırak çıkaracak materyalist metafizikçiler üretecektir.
Kova Çağı'nda din, hakkaniyet ve adalete duyulan hümanist sevgi olacaktır. İnsanları Terazi safsatalarıyla beslerken, Akrep yöneticileri amaçlarını gerçekleştirmek için iş başında olacaklar - Aslan da 7. evde olduğuna göre öteki insana uygulanan mutlak güç. Halkın iradesi ifade özgürlüğüne (Kova) yönelik olacak ama onlar kendilerini yönetenlerin neler yaptığını düşünemeyecek kadar kendi işine bakmaya itilmiş olacaklar. “
Zoller'ın bahsettiği şeylerin çoğu zaten gerçekleşti. Bu eğilimler, 2000 yılından bu yana muazzam bir şekilde hızlandı. Yeni Çağ birçok açıdan Yeni Dünya Düzeni ile eş anlamlıdır. Açgözlülüğün ve benzeri görülmemiş bir ekolojik yıkımın pazarlanması bir şekilde "çıkarlarımıza hizmet ediyor". Genetiği değiştirilmiş gıdalar da öyle. Dünya Bankası, gelişmekte olan ülkelerde hayırsever bir güç kılığına giriyor. Ülkeler borcunu ödeyemiyor ve Banka onların kaynaklarının kontrolünü ele alıyor. Tezlerin tümü bireysel kar ile sonuçlanan küreselci çabalardır. Dünyanın üçte biri açken, teknoloji bir kurtarıcı olarak lanse ediliyor.
Nobel Barış ödülü insansız hava aracı olarak bir katil drone, Kova silahı, kullanarak çocukları öldüren bir katile, yani Zoller'dan alıntı yapacak olursak, “yaşam ve ölümün gücüyle yönetmeye (Akrep, 10. evde) verildi. Dünya çapında gizli bir teşkilat tarafından kontrol edilen insansız gizli silahlar kadar kişiliksiz olan çok az şey var. O kadar “kişiliksizdirler” ki, amaçlanan hedefin on katı kadar erkek, kadın ve çocuğu öldürürler. Bunların hiçbiri bana Balık gibi görünmüyor, bu noktada listenin başında barışı ve anlayışı görmüyorum, ama hayatta kalmamız buna bağlı olacak.
Dini savaşlar çağındayız. Ne laiklik ne de köktencilik yerinden kımıldayacak. Dünya bu çatışmayla yanıyor ve görünürde kolay bir son da yok. Nihayetinde bunu Balık ve Kova çağları arasındaki son bir çatışma olarak görebiliriz.
Alternatif olarak, insanların ve küresel kaynakların dünyanın gördüğü en büyük plütokrasi tarafından tam kontrolünü sağlamak için dini unsurların bir bahane olarak kullanıldığı iddia edilebilir. Bu da bizi Aslan/Kova aksına geri getirir.
Nihayetinde eşiğin/geçişin çetrefilli durumuna bakmak durumundayız. Onları fazla dert etmiyorum. Ama çok dar bir orb uygulasanız bile, çağın muhtemelen 20. yüzyılın başlarında başladığını söylemek yerinde olur.
Zoller’in Kova Çağı ile ilgili distopik vizyonuyla tamamen aynı fikirde değilim; ancak gözlemlerinin muazzam bir değeri var. Teknolojimizin ve küreselleşmemizin iki ucu keskin bıçak olduğuna inanıyorum.
Tıpkı yaylı tüfek icadının bir köylünün bir şövalyeyi devirebileceği anlamına gelmesi gibi, güçlü bilgisayarlar ve diğer teknolojiler de zorbaların gizli kalmasını zorlaştırıyor ve birbirimizle, çok daha az samimi bir şekilde de olsa, iletişim kurmamızı kolaylaştırıyor.
Bazı Sonsözler
1927'de İngiliz filozof Bertrand Russell bir konferans verdi ve ardından Neden Hristiyan Değilim’i (Why I'm Not a Christian) yayınladı. O zamanlar şok ediciydi ve şüphesiz hala birçok insanı şok ediyor. Öyle de olması gerekiyordu. Ancak, New York Halk Kütüphanesi'nin 20. yüzyılın en etkili kitapları listesindedir.
Bu sadece ateizm değildir. Militan bir ateizmdir. Richard Dawkins ve diğerleri, dine veya ölçülemez olan herhangi bir şeye atıfta bulunmayı pernikoz virüsü veya akıl hastalığı ile bir tutarak oldukça agresif ve hatta saldırgan bir konum aldı. Dua veya herhangi bir kehanet gibi maddesel olmayan her şey yasaklandı.
Belirtildiği gibi, Rus ve Çin devrimleri de militan ateist hareketlerdi. Bu, dünyanın çoğuna yayıldı. Bu gerçekten Satürn tarafından yönetilen ve sabit bir hava burcu olan Kova Burcu tarzı bir şekilde düşüncenin tekdüzeliğini umuyor ve birey nihayetinde kolektif için feda ediliyor. Küreselleşmenin özü budur. Laikliğin kendisi bir din haline geldi: Bizden, çoğu zaman açıkça saçma olanı kör bir inançla kabul etmemiz isteniyor.
Tüm bunları Satürn ile ilgili olarak düşündüğümde, Kova Çağı'nın başlangıcı için iyi bir tahminin 1901 civarında olacağını ve 1918'den sonra olmayacağını düşünüyorum. Bu, 1901'in sonlarında Oğlak burcunda gerçekleşen Jüpiter ve Satürn büyük kavuşumudur. 1918 de dikkate alınması gereken başka bir tarihtir.
Karamsarlık yayma amacım yok. Tam aksine neyle karşı karşıya olduğumuzu fark ettiğimizde bazı seçeneklerimiz de olur. Yeni Çağ Hareketi'nin ironik bir şekilde iddia ettiği gibi, her şeyin tatlı ve hafif olduğu yanılsamasında kalırsak, büyük ihtimalle kör kalırız.
Kafa karışıklığının bir kısmı, aslında neredeyse tamamı, Kova burcunun Uranüs ile yanlış bağlantısında yatıyor. Devrimci gezegen olarak lanse ediliyor. Uranüs'ün niteliklerini ciddi şekilde ele alırsak, daha önce öncelikle Mars ve Merkür'e ait olan niteliklerin bir karışımını buluruz ancak bu neredeyse tamamen göz ardı edilmiştir. Gerçekte Kova burcuna ait olan özelliklerin çoğu bir kenara itildi ve yerine tamamen farklı bir şey kondu ve aynı isim verildi.
Türkçesi: Özlem Yalçınkaya
Kaynak: https://classicalastrologer.me/2012/12/31/the-quest-for-the-age-of-aquarius/